Selvi Sertdemir ile Kıbrıs'ta
Uluslararası Sosyal Sorumluluk Projesinde Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Magosa
Şehrinde Çocuk Gelinlere Hayır dedik....
Gazimağusa Belediyesi'nin katkıları, Saime Ercan'ın proje
temsilciliğinde hayatını çocuk gelinlerin önlenmesine adayan Selvi
Sertdemir tarafından hazırlanan "Çocuk Gelinlere Hayır" Sergisi 8
Mart'ta Buğday Camii'nde saat 17.00'da açıldı. 13 yaşındayken
evlendirilen, 15 yaşında anne olan ve halen SOS Çocukköyü'nde annelik
yapan Selvi Sertdemir'in kanayan bir yara olarak gördüğü erken yaşta
evliliklere "dur" demek için kendi yaşantısından da esinlenerek
hazırladığı sergide Türkiye'den ve ülkemizden 35 sanatçının eserleri de
yer aldı. Sanatçılar arasında Dünyaca ünlü Şair yazar ve fotoğraf
sanatçısı GESAN Basın ve yayın Kurulu başkanı Can Akın ve Genel
Sekreteri Demet Adalı Türkiye'den katılacak
Gazimağusa Belediyesi Halk Dansları Derneği'nin folklor gösterisi ve
şiir dinletisinin yer aldığı sergide resimlerin satışından elde edilen
gelir İrfan Nadir 18 Yaş Üstü Engelli Rehabilitasyon Merkezi'ne
bağışlanacak. Sergi, 11 Mart Cumartesi gününe kadar 08.00 ile 18.00
saatleri arasında ziyaret edilebilecek.
Gazimağusa Belediye Başkanı İsmail Arter sergilerin açılışlarında
yaptığı konuşmalarda, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar günü vesilesiyle
düzenledikleri özel etkinliklerle kadınlara verilen değerin ve saygının
sadece 8 Martlarla sınırlı kalmamasını, yılın her günü bu hassasiyetin
gösterilmesinin mesajını verdiklerini ifade ederek, "Yerel yönetimlere
önemli görevler düşüyor. Toplumda farkındalık oluşturacak etkinlikler
yapmak bizim görevlerimiz arasındadır." dedi. MGA'da sürekli üreten
kadınlara ve eğitmenlere, "Çocuk gelinlere hayır" projesinin mimari
Selvi Sertdemir'e, Saime Ercan'a tüm emeği geçen herkese teşekkür eden
Başkan Arter, tüm ilişkilerde sevginin, saygının ve hoşgörünün hâkim
olmasını dileyerek tüm kadınların 8 Mart Dünya Kadınlar günü kutladı.
"Çocuk
gelinlere hayır" projesinin mimarı Selvi Sertdemir de konuşmasında
9.Çocuk Gelin Sergisini böylesi anlamlı bir günde gerçekleştirdiklerini
ifade ederek, katılanlara teşekkür etti. Projede emeği geçen sanatçı
arkadaşlarına ve Saime Ercan'a, sergilerine ikinci kez kucak açan İsmail
Arter'e teşekkür eden Sertdemir, tüm kadınların Dünya Kadınlar Günü'nü
kutladı.
Çocuk Gelinlere Hayır projesi
temsilcisi Saime Ercan ise küçük yaşta gelin olan çocuklarımızın
istismara uğramamaları amacıyla yaptıkları bu projenin bu yönde katkı
sağlayacağını ifade ederek, projede çok büyük desteği olan Gazimağusa
Belediye Başkanı İsmail Arter'e ve projeyi hayata geçirme sürecinde eşi
İbrahim Ercan ve herkese teşekkür etti.
Türkiye den Katılanlar
Can Akın, Demet Adalı, Fahri Demir, Süleyman Şolpan, İbrahim Akıncı,
Hayrettin Sücüllü, Hüseyin Macar, Oray Erdağ, Esma Bayraktar Özparpucu,
Saliha Karslı Yücel, Pınar Özpamir Hayırlıoğlu, Zeynep Gülbol, Hatun
Kuşçu, Mecnun Yağar, Nilgün Yağar, Sahnaz Yılmaz.
Magusa ve Lefkoşa'dan Katılanlar.
Saime Ercan, Selvi Sertdemir, Alper Susuzlu, Mehmet Ulubatlı, Nihal
Çavuşoğlu, Alkan Kanısoy, Cemaliye Karamanoğlu, Sevim Gökçen Pire, Seniz
Aksahinler, Sevgi Songur, Pembe Kanlıada, Deha mertkal, Gözde Haksayar,
Dilayla Çırak, Gökçe Bayraktar, Nebahat Büyükakşeker.
Tiyatro oyunu
Sergi açılışında oynanan yaşanmış bir hayat hikâyesinden uyarlanan
Tiyatronun, Senaryo ve Oyuncusu Pınar Özpamir Hayırlıoğlu, Oyuncu Demet
Adalı, Mecnun Nilgün Yagar, Selvi Sertdemir oyun sonunda alkışlandılar…
Türkiye
Güzel Sanat Eseri Sahipleri Meslek Birliği – Gesam, Bilişim ve Yayın
Kurulu Başkanı ve Kocaeli il temsilcisi, Yazar Şair, Fotoğraf sanatçısı
Can Akın, İstanbul'da yaptığı Basın açıklamasında:
Ressam Selvi Sertdemir'in hazırladığı "Selvi Sertdemir'de Çocuk
Gelindi" adlı 'Çocuk Gelinlere Hayır' konulu karma sergisinin 2.si
Gazimağusa'daki Buğday Camii'de, 2 adet Semazen Fotoğraflarıyla
katıldığını ve ayrıca, Eğitimci, Yazar, Şair, Ressam Nilüfer Dursun ile
Türkçe - İngilizce olarak çıkardığı "Uncle Ece The Ghazi & Little
Can" Öykü kitabı ve "I LOVE YOU" isimli İngilizce şiir kitaplarının
tanıtımını yaparak kitaplarını imzaladığını, ayrıca kaat sanatçısı Fahri
Demir'in kıymetli eserlerinden ve sanatçı Demet Adalı'nın tiyatro ve
şiirleriyle yaptıkları katkıdan etkilendiğini, Çocuk Gelinlere Hayır
konulu serginin proje temsilcisi, Saime Ercan'a teşekkür etti.
KIBRIS DAU TV, GENÇ TV.
Erkan Dağlı Sunduğu Ada ışığı "Çocuk gelinlere hayır" Tv Programına
Türkiye'den gelen sanatçı, Can Akın, Süleyman Şolpan, Oray Erdağ,
İbrahim Akıncı, Zeynep Gülbol, Esma Bayraktar Özparpucu, Pınar Özpamir
Hayırlıoğlu, Hüseyin Macar, Mecnun Nilgün Yagar, Fahri Demir, Saliha
Karslı Yücel, Hatun Kuşçu, Saime Ercan, Şahnaz Yılmaz misafirleri konuk
etti.
Şevket Öznur'un, 426 sayfalık "Geleneksel Kıbrıs Türk ve Rum Düğünleri"
kitabı yayınladı. Kendisini ziyaret e Kıbrıs Magosa'ya gelen Yazar Can
Akın'a imzalı kitabını hediye etti. Can Akın Konuşmasında "… Biz,
kültürel değerlerimizi, kullanılmadıkları için üzerleri kararmış altın
ve gümüş paralara benzetmekteyiz. Şimdi onları kullanmalı, elden ele
dolaştırarak parlatmalı ve tüm insanlığın paylaşımına sunmalıyız" diyen
Şevket Öznur'a teşekkür ediyorum. Dedi.
Doç. Dr. Şevket ÖZNUR
13 Temmuz 1974 tarihinde Lefkoşa'da doğdu. 1975 yılında ailesiyle
birlikte Larnaka'dan Dikmen'e göçmen geldi. İlkokulu dördüncü sınıfa
kadar burada, beş ve altıncı sınıflar ise Şehit Ertuğrul'da okudu.
Ortaokul ve liseyi 20 Temmuz Lisesi'nde tamamladı. Üniversiteyi Yakın
Doğu Üniversitesi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümünde okudu. Girne,
Alsancak'ta askerliğini yaptığı sürede, Girne Amerikan Üniversitesi'nde
aynı alanda Prof. Dr. Abdurrahman Güzel, danışmanlığında "Kıbrıs Türk
Halkbiliminde Bulunan Türkü- Destan ve Manilerde Maddi Öğeler" adlı
teziyle yüksek lisansını tamamladı. Doktorasını ise Prof. Dr. İsmail
Parlatır, danışmanlığında "Kıbrıs Türküleri" adlı teziyle. Yakın Doğu
Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsüne bağlı Türk Dili ve Edebiyatı
Anabilimi dalında yaptı.
2000–2003 yıllarında Girne Amerikan Koleji'nde çalıştı. 2003 yılında
itibaren Yakın Doğu Üniversitesi, Fen-Edebiyatı Fakültesi, Türk Dili ve
Edebiyatı Bölümünde öğretim elemanı olarak çalışmaktadır. Halkın Sesi
Gazetesi Kültür-Sanat sayfası sorumlusudur.
YAYIMLANAN KİTAPLARI:
l-Güz ve Göç Üzre, Şiir. Gökada Yayınları, Lefkoşa,2000.
2-Osman Türkay'ın Kendi Sesinden Şiirler (CD), (2002)
3-Osman Türkay (İlk Şiirleri Üzerine Bir Araştırma 1946-1961), Araştırma
Gökada Yayınları, Lefkoşa, 2002.
4-Uzay Çağı Ozanı Osman Türkay, Araştırma, Gökada Yayınları, Lefkoşa,2003.
5-Kıbrıs Türk Yazınının İlk Kadın Şairlerinden Urkiye Mine Balman, Araştırma,
Gökada Yayınları, Lefkoşa,2003.
6-Doğru ve Etkili Anlatım Sanatı, Üniversite Ders Kitabı, Gökada Yayınları, Lefkoşa, 2004.
7-Beşi Bir Yerde Kıbrıs Masalları, Halkbilim, Gökada Yayınları, Lefkoşa, 2004.
8-Bir Lefkoşa Gecesi, Şiir, Azerbaycan Türkçesiyle, Vektör Yayınları, Azerbaycan, 2005.
9-Anlatım Tekniği, Üniversite Ders Kitabı, Gökada Yayınları,Lefkoşa, 2005.
10-Kıbrıs
Rum Halk Edebiyatı'nda Türkler İçin Yakılan Ağıtlar (Üç dilli
Türkçe-İngilizce-Rumca), Halkbilimi, Lefkoşa, 2006. (Mahmut
İslamoğlu'yla birlikte)
11-Kıbrıs Efsaneleri,Kıbrıs Türk Yazarlar Birliği,Lefkoşa,2007. (İki dilli Türkçe-İngilizce) (Ali Nesim'le Birlikte)
12-Karşılaştırmalı
Kıbrıs Türk ve Rum Masalları (Üç dilli Türkçe-İngilizce-Rumca),
Halkbilimi, Gökada Yayınları. Lefkoşa 2007. (Mahmut İslamoğlu'yla
birlikte).
13-Kıbrıs Türk ve Rum Halk
Edebiyatlarından Örnekler, Gökada Yayınları. Lefkoşa, 2010. (Üç dilli
Türkçe-İngilizce-Rumca), (Mahmut İslamoğlu'yla birlikte).
14-Karşılaştırmalı
Kıbrıs Türk ve Rum Düğünleri, Halkbilimi, Gökada Yayınları. Lefkoşa,
2010. (Üç dilli Türkçe-İngilizce-Rumca), (Mahmut İslamoğlu'yla
birlikte).
15-İzler Silinmeden, (Belgesel,VCD-kitap.
), (Mahmut İslamoğlu, Altay Burağan, Eralp Adanır'la birlikte). Kıbrıs
Türk Yazarlar Birliği,Lefkoşa,2010.
16-Kıbrıs Türk Kültür ve Kıbrıs Efsaneler, Halkbilimi, Gökada Yayınları. Lefkoşa, 2011. (Ali Nesim'le Birlikte)
TIME TURK
Şevket Öznur published a 426-page book titled "Traditional Turkish
Cypriot and Greek Cypriot Weddings". Visiting him, he presented the
signed book to Can Akın, the writer who came to Cyprus Magosa. Can Akın
...
"We compare our cultural values to
blackened gold and silver paralas because they are not used. Now we must
use them, circulate them from the ground and shine them, and present
them to all human beings for sharing, "I thank to Şevket Öznur. Said.
Assoc. Prof. Dr. Şevket ÖZNUR
He
was born in Nicosia on 13th July 1974. His graduation from Near East
University - Department of the Turkish Language and Literature. Master's
and earned a doctorate in the field of literature. He is a instructor
at the Near East University, Department of Turkish Language and
Literature
BOOKS PUBLISHED
1) Güz ve Göç Üzre, (About The Fall and Migration), (Poems), Gökada Publications, 2000.
2) Poems of Osman Türkay, from his own voice. (CD), 2002.
3) Osman Türkay (A research on his first poems, 1946 - 1961), Research, Nicosia. Gökada Publications, 2002.
4) Osman Türkay: Poet of the Space Age, Research, Nicosia, Gökada Publications, 2003.
5) The First Woman Poet of the Turkish Cypriot Literature - Urkiye Mine Balman, Research, Nicosia, Gökada Publications, 2003.
6) The Art of Correct and Effective Exposition, University Course Book, Nicosia, Gökada Publications, 2004.
7) Five Golden Cyprus Tales, Folklore, Nicosia, Gökada Publications.
8) A Nicosia Night, Poetry, in Azerbaycan dialect, Vektör Publications, Azerbaycan, 2005.
9) The Technique of Expression, University Course Book, Gökada Publications.
10)
Elegies-Tales-Tsattismata in Greek Cypriot Folklore Volume1 (Elegies
Composed For Turks) (in Turkish, English and Greek). Folk, Nicosia, 2006
(with Mahmut Islamoğlu)
11)Cyprus Legends(Turkish,English).Folk,Nicosia,2007 (with Ali Nesim)
12)Comparative
Analysis of Turkish Cypriot and Greek Cypriot Tales((in Turkish,
English and Greek). The Folklore Journal, Nicosia, 2007 (With Şevket
Öznur).
13)Traditional Turkish and Greek Weddings.
(in Turkish, English and Greek). The Folklore Journal, Nicosia, Gökada
Publications.2010 (With Şevket Öznur).
14) Examples
of Folk Literature in Turkish and Greek Cypriot. (in Turkish, English
and Greek). The Folklore Journal, Nicosia, Gökada Publications.2010
(With Şevket Öznur).
15)İzler Silinmeden,
(documentary,VCD-book. ), (Mahmut İslamoğlu, Altay Burağan, Eralp
Adanır'la birlikte). Folk,Nicosia,2007 (with Ali Nesim), Lefkoşa,2010.
16) Cyprus Turkish Cypriot Culture and Legends, Folk,Nicosia, Folk,Nicosia,2007 (with Ali Nesim)2011 (with Ali Nesim)
TIME TURK
İSMAİL ARTER
GAZİMAĞUSA BELEDİYE BAŞKANI (BAĞIMSIZ)
1959 yılında Larnaka'da doğdu. 1982 yılında Ankara Üniversitesi Ziraat
Fakültesi Ziraat Makinaları Bölümü'nden Ziraat Mühendisi olarak mezun
oldu. Aynı yıl TÜBİTAK bursu ile Ankara Üniversitesi Fen Bilimleri
Enstitüsü'nde, master öğrenimine başladı. 1984 yılında Master öğrenimini
tamamlayarak Yüksek Ziraat Mühendisi ünvanını aldı. 1988'de kamu
görevine başladı. Uzun yıllar Tarımsal Donatım Servisleri-Gazimağusa
Şubesi'nde atölye şefi ve şube sorumlusu olarak görev yaptı. Daha sonra
Çevre Koruma Dairesi Gazimağusa Şubesinde mühendis olarak görev yaptı.
1998-1999 yılları arasında Gazimağusa Devlet Hastanesi'nde bir yılı
aşkın bir süre idare amirliği yaptı.
Başbakanlık Özel Kalem Müdürlüğü görevini yürüttü. 14 Aralık 2003 Genel
Seçimlerinde Ulusal Birlik Partisi'nden Gazimağusa milletvekilli
seçildi. 4 Mart 2005 tarihinde milletvekilliği görevi sona erdi.
İngilizce bilen Arter, evli ve iki çocuk babası.
CAN AKIN - Kıbrıs, Cyprus22 fotoğraf
GİRNE
Girne,
Kuzey Kıbrıs'ın incisi ve gözbebeğidir. Kent ile çevresi, adanın en
gözde tatil beldesidir. Bazı söylentilere göre kent M.Ö. X. yüzyılda
Akalar tarafından kuruldu. Kurucuları kente ülkelerindeki bir dağın adı
olan Kyrenia adını verdiler. Başka bir söylenti ise M.Ö. IX. yüzyılda
buraya yerleşenlerin ticaret kolonileri kuran Fenike'liler olduğudur.
Kentin adı Roma kaynaklarında Corineum olarak geçmektedir. Kentin tarihi
adanın tarihi ile aynı olup, Bizans döneminde birkaç kez Arap
korsanları tarafından yağma edildi. Kentin en ilginç tarihi eserlerinden
bir tanesi Girne Kalesi'dir. Liman boyunca Türk mutfağına ve ülkemize
özgü yemekler yanında diğer yemekleri de sunan lokantalar, barlar ve
açık hava kafeteryaları vardır. Girne'de görülebilecek yerler arasında
Girne Kalesi, Beylerbeyi, St. Hilarion Kalesi, Hz. Ömer Türbesi, Batık
Gemi Müzesi, Bufavento Kalesi, Barış ve Özgürlük Müzesi, Halk Sanatları
Müzesi, çeşitli kilise ve manastırlar bulunmaktadır. Girne'nin önemli
turistik yerlerinden bazı seçmeler şunlardır:
MAVİ KÖŞK
Kaçakçının
köşkü olarakda bilinir. Kaçakçının köşkü denmesinin nedeni Köşkün
sahibi Paulo Paolides'in avukatlık kisvesi altında silah kaçakçılığı
yaparak servet edinmesi ve bu köşkü yaptırmasıdır. Paulo Paolides
dönemin en büyük silah tüccarlarındandır. Köşk Kıbrısa gelindiğinde
mutlaka görülmesi gereken yerlerden biridir. Ayrıntılı bilgi için köşkün
resmini tıklayarak sitemizin mavi köşk bölümününe ulaşabilirsiniz.
Hz. ÖMER TÜRBE VE MESCİDİ
Kıbrıs'taki
önemli ziyaret ve adak yerlerinden bir tanesi Hz. Ömer Türbesi'dir.
Yapı, Girne'nin yaklaşık 4 km doğusundaki Çatalköy'ün kıyı şeridinde
bulunmaktadır. Hz. Ömer Türbesi'nde adları bilinmeyen 7 İslam
mücahidinin türbesi bulunmaktadır. Türbeler Muaviye ordusu
komutanlarından Ömer ile altı arkadaşına aittir. Bunlar, şimdiki
türbenin yanında şehit oldular (M.S. 647). Cesetleri buradaki bir
mağaraya gömüldü. Bazı söylentilere göre türbedeki yedi mezarın
Kıbrıs'ta İslamiyet'i pekiştirmek için "Makam Türbesi" olarak yapıldığı
doğrultusundadır. Bazı söylentilere göre ise de Osmanlıların Kıbrıs'ı
fethi üzerine mağaradaki ceset kalıntıları çıkarılarak bugünkü yerlerine
defnedilmişlerdir. Daha sonra buraya bu türbe ile mescit yapılmıştır.
Bu nedenle türbeye Hz. Ömer adı verilmiştir. Hz. Ömer Türbesi, 1963 Rum
saldırılarından sonra işgal edilerek talan edilmişti. Daha sonra askeri
bölge ilan edilerek Türk'lerin türbeyi ziyaretleri yasaklanmıştı. Rumlar
tarafından birkaç kez tahrip edilen ve 1974 yılında yıldırım isabetiyle
zarar gören yapı, 1978 yılında bilinçsizce onarım sonucu özelliğini
kısmen de olsa yitirmiştir.
BEYLERBEYİ
Girne'nin
4-5 km doğusunda yer alan mütevazi bir köydür. Köyün nüfusu yaklaşık
500 civarındadır. Manzarası çok güzel olan ve sakin bir yer olduğu için
Latince adından da anlaşılacağı gibi, "huzur yeri" olarak adlandırılır.
Beylerbeyi denince insanın aklına hemen güneyindeki manastır
gelmektedir. Bir kayalık üzerine kurulan manastırın bugünkü adı
Fransızca "Abbaue de la Paix"den (Barış Manastırı) türemiştir. Gotik
sanatının bir şaheseri olan manastır, Yakın Doğu'daki örneklerinin en
güzeli olarak bilinmektedir. Beyaz Manastır olarak ta bilinen yapı,
burada kalanların giydikleri beyaz giysilerden dolayı böyle
isimlendirilmiştir. Bellapais'in ilk sakinleri 1187 yılında Kudüs'ü ele
geçiren Selahaddin Eyyubi'den kaçıp Kıbrıs'a göçeden Augustinian mezhebi
rahipleri olduğu bilinmektedir. Manastırın ilk yapımı 1198-1205 yılları
arasında olmuştur. Günümüzde ayakta kalan yapının büyük bir bölümünü
Fransız Kralı III. Hugh (1267-1284) inşa ettirmiştir. Adanın Osmanlılara
geçmesinden sonra manastırın icraatlarına son verilmiş ve kilise Rum
ortodokslara devredilmiştir. Bugün manastırın bir çok bölümü harabe
haline gelmiştir. Manastıra, kale kapısı görünümündeki burç şeklinde
mazgallı bir geçitten girilmektedir. Giriş kapısından sonra ön bahçeye
varılmaktadır. Bundan sonra yer alan kilise, manastırın en eski bölümü
olmakla beraber orjinal şekli ile iyi korunmuş bir durumdadır.
St. HİLARİON KALESİ
Kale
bugünkü ismini Kudüs'ün Araplar tarafından zaptından sonra Kıbrıs'a göç
eden ve ömrünün son yıllarını burada ibadetle geçiren bir azizden
almıştır. Daha sonradan, 10. yüzyılda buraya bir kilise ve manastırın
yapıldığı gözlenmektedir. Deniz seviyesinden 700 metre yükseklikte olan
St. Hilarion Kalesi, ikiz bir burun üzerine inşa edilmiştir. Kalenin
kesin yapım tarihi bilinmemekle birlikte M.S. 10. yüzyılda kuzeyden
gelen Arap akınlarına karşı adanın savunması ve kontrol edilmesi için
kullanılmak üzere inşa edildiği sanılmaktadır. Bununla birlikte aynı
gaye ile inşa edilen Bufavento, Kantara ve Girne Kaleleri ile çağdaş
(aynı zamanda) olduğu tahmin edilmektedir. Kalenin Bizans yapısı olduğu
ve İngiliz Kralı Arslan Yürekli Richard'ın 1191 yılında adayı işgal
ettiğinde var olduğuna dair bilgiler günümüze kadar gelmiştir. Buna
rağmen tarihi kaynaklar kaleden ilk olarak 1128 yılında İmparator II.
Frederik'in Kıbrıs'a hükmetmek istemesi üzerine bahsetmektedir.
Kalenin
etrafını çeviren daire şeklinde 500 metre uzunluğunda duvarlar ve 9
burç inşa etmişlerdi. Kale, her birinin kendi sarnıcı (su deposu) ve
erzak depoları olan üç ana bölümden oluşmaktadır. Bunlardan birincisi en
alçakta kurulmuş olan Aşağı Kale, atlarla askerler için yapılmıştır.
Ana girişi koruyan duvarlarla çevrili bir savunma yeri ile
başlamaktaydı. Orta Kale'de manastır alanı ve Aziz'in yeri
bulunmaktadır. Yukarı Kale'de ise saray odaları, kral sarayı ve mutfak
bulunmaktadır. 1489'da adayı ele geçiren Venedikliler, kaleyi savunacak
bir güce sahip olmadıklarından kalenin Osmanlı'ların eline geçmesini
engellemek için kaleyi tahrip etmişlerdi. Bu olaydan sonra kale 1964
yılına kadar askeri amaçlar için kullanılmamıştı. 1964'teki Rum
saldırıları üzerine, kalenin stratejik konumunu değerlendiren Türk
Mücahitleri kaleye yerleşerek tekrar savunmaya geçtiler. 1964 nisanında
kaleye taarruz eden Rumlar bir avuç Mücahit tarafından geri
püskürtülmüştür.
GİRNE KALESİ
Girne
kalesi, Akdeniz kıyılarında Orta Çağ'dan bu güne kalan etkileyici
kalelerden biridir. Girne'nin kuzey doğusunda yer alan kale, limana
hakim durumda ve dikdörtgen planda inşa edilmiştir. Antik kaynaklar
kaleden ilk kez İngiltere Kralı Arslan Yürekli Richard'ın M.S. 1191
yılında Üçüncü Haçlı seferine katılırken, Kıbrıs Kralı Isak Komnen'i
yenerek Kıbrıs'ı ele geçirmesi üzerine bahsetmektedir. Kalenin kesin
yapım tarihi bugüne dek saptanamamışsa da kale içiyle çevresinde yapılan
araştırmalar bizlere kalenin M.Ö. III. ve II. yüzyıllarda yapıldığını
göstermektedir.
Ülkemizde var olan nadir kalıntılardan Girne
Kalesi'nin Kıbrıs'a yapılan sürekli Arap akınlarına karşı Bizanslılarca
Girne'yi savunmak için inşa edildiği varsayılmaktadır. Girne kalesi
Lüzinyan döneminde çeşitli değişikliklere uğradı. Vedenikliler zamanında
son şeklini aldı ve günümüze kadar o şekliyle gelmiştir.
1570
yılında Osmanlılar tarafından kuşatılan kalenin sakinleri kalenin gücünü
denemeden teslim olmuşlar bu sayede kalenin günümüze kadar sağlam
olarak kalmasında bilmeden önemli bir rol oynamışlardır. Osmanlı
döneminde kalenin asma köprüsü yıkılarak yerine bu günkü yeni köprü
yapılmıştır.
1946 yılından sonra kale bir ara polis koleji
olarak ta kullanılmıştır. Daha sonra İngilizler tarafından ayaklanan
Rumları hapsetmek amacıyla hapishane olarak kullanılan kale 1974 Kıbrıs
Barış Harekatıyla Türk'lere geçmiştir.
BUFAVENTO KALESİ
Bufavento
Kalesi, St. Hilarion ve Kantara Kaleleri ile birlikte adayı Arap
akıncılarına karşı savunmak için oluşturulan uyarı zincirinin bir
parçasıdır. Kale çok rüzgarlı bir tepeye kurulduğu için "rüzgardan
korkmayan" anlamına gelen "Bufavento" adını almıştır. Kalenin tam yapım
tarihi bilinmemekle birlikte, Arslan Yürekli Richard Kıbrıs'ı ele
geçirdiği zaman bahsi geçmektedir. Bazı söylentilere göre kendini Kıbrıs
Kralı ilan eden İsak Komnenus'un kızı bu kaleden çıkara Richard'a
teslim olmuştu. Bufavento'nun da adadaki diğer kaleler gibi bir zamanlar
Kıbrıs'ta hüküm sürmüş bir kraliçeyle ilgili bir öyküsü vardır. Kıbrıs
Templar Şövalyelerinin egemenliğine girdiği zaman cüzzamlı bir Bizans
prensesi ve aynı hastalığa yakalanan köpeği vardı. Prenses ile köpeği
Bufavento kalesine kapatılmışlar idi. Bir süre prenses köpeğinin
derisinin yavaş yavaş iyileştiğini fark etmiş. Bunun üzerine prenses
köpeğinin her sabah kalenin aşağılarında bir kaynakta yıkandığını
görüyor. Böylece prenseste her sabah bu kaynağa gidiyor ve yıkanıyor.
Tamamen iyileştikten sonra kaynağın bulunduğu yere bugün Ayios Ionnis
Chrysostomos Manastırı olarak bilinen tapınağın ilkini yaptırmıştır.
Kale
1382-1398 yılları arasında hapishane olarak kullanılmıştı. Bu dönemde
kalenin adı Aslan Şatosu idi. 1489 yılında ada Venediklilerin eline
geçince kale eski önemini yitirmişti. Venedikliler adanın savunması için
daha çok deniz kenarındaki kalelere önem vermişlerdi.
BATIK GEMİ MÜZESİ
Girne
Kalesinde sergilenen batık, günümüze kadar ele geçen gemi batıkları
arasında en eskisi olarak bilinmektedir. Akdeniz'de İskender'in
ölümünden sonra kurulan Helenistik Krallıklara ait donanma gemilerinin
dolaştığı dönemlere aittir. İlk olarak 1965 yılında bir sünger avcısı
tarafından Girne kıyılarından 1.5 km açıkta, suyun 3 metre derinliğinde
farkedilmiş, Pennsylvania Üniversitesi tarafından çıkarılan bu batık
bugün müzede ziyarete açıktır. Bu müze Girne Kalesi'nin doğusunda
bulunan Lüzinyan devri muhafız odalarının düzenlenmesi sonucu 3 Mart
1976 tarihinde ziyarete açıldı.
Akdeniz'de seyretmiş olan bu
yaşlı tekne M.Ö. 300 yıllarında açık denizde tutulduğu fırtına nedeniyle
batmıştır. Batıkta ele geçen badem kalıntılarına uygulanan karbon 14
testleri M.Ö. 288 tarihini vermiştir. Geminin yapıldığı keresteye
uygulanan karbon 14 testleri ise geminin M.Ö. 389 yılında yapıldığını,
başka bir deyişle battığı zaman 80'li yaşlarda olduğunu göstermektedir.
Gemide bulunan eşyalar geminin bir ticaret gemisi olduğu ve son
seferinde dört kişilik bir mürettebatı olduğunu göstermektedir.
LEFKOŞA
Çok
eski bir kuruluş tarihi ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin başşehri
olan Lefkoşa daha çok Lüzinyan'lar devrinde gelişmiştir. Türk ve Rum
kesimlerini ayıran yeşil hatla ikiye ayrılmış olan şehrin kuzey
bölümünde Türkler oturmaktadır. Lefkoşa'nın etrafında Türklere karşı
savunma maksadı ile 1567 yılında Venedikliler tarafından kalın ve yüksek
surlar yaptırılmıştı. Onbir burcun yeraldığı bu surlar tüm Lefkoşa'yı
çevrelemektedir. Şimdi Rum kesiminde kalan ve Konstanza diye bilinen
burcun üzerinde Kıbrıs'ın Türkler tarafından fethi sırasında şehit düşen
Bayraktar'ın türbesi ve Bayraktar Cammi yapılmıştır. Cami ile türbe,
1963'te başlatılan Rum saldırıları sonucu Rumlar tarafından yakılmış ve
yıkılmıştır. Lefkoşa, Ortaçağ ve daha sonraki devirlerde yapılan eserler
bakımından zengin bir şehirdir. Bu eserler arasında Gotik mimari ve
Osmanlı mimari tarzının en güzel örneklerini görmek mümkündür.
Üçyüz
yıldan fazla Türk idaresinde kalmış olan Kıbrıs'ın, diğer şehirlerinde
olduğu gibi eski Lefkoşa'da da bariz bir Türk şehri karakteri vardır.
Lefkoşa'nın
görülebilecek yerleri arasında Barbarlık Müzesi, Bedesten, Haydar Paşa
Camii, Selimiye Camii, Etnoğrafya Müzesi, Büyük Han, Kumarcılar Hanı,
Büyük Hamam, Derviş Paşa Konağı yer almaktadır. Lefkoşa'nın önemli
turistik yerlerinden bazıları şunlardır :
BEDESTEN
Selimiye
Camisi'nin güneyinde yer alan Bedesten, XIV. Y.Y.'a tarihlenen Gotik
mimari tarzında inşa edilmiş olan bir kilise yapısıdır. Yapı, Venedik
hakimiyeti döneminde St. Nicholas Kilisesi adı altında Ortodokslar
tarafından metropolit binası, Osmanlı hakimiyeti döneminde ise bazı
değişiklikler yapılarak kapalı çarşı ve hububat deposu olarak
kullanılmıştır. Bu dönemde (1573) yapının ismi Bedesten olarak
değiştirilmiştir. Kuzey kapısı, Gotik mimarinin ayakta duran en güzel
örneklerinden birisidir. Kapının üstünde, Orta Çağın asil ailelerine ait
armalar yer almaktadır. Yan yana iki kiliseden meydana gelen yapı
içerisindeki bir odada, Ömeriye Camisinden getirilen Orta Çağa ait mezar
taşları ile Osmanlı devrine ait ahşap bir tavan teşhir edilmektedir.
BARBARLIK MÜZESİ
Bu
evde Kıbrıs Türk Kuvvetleri Alay Doktoru Binbaşı Dr. Nihat İlhan'ın eşi
ve üç çocuğu, Binbaşının alaydaki görevinde olduğu bir sırada korunmak
için sığındıkları banyo odasında cani Rumlar tarafından kahpece ve
acımasızca 1963 yılı Noelinde şehit edilmiştir. Bu bina daha sonra
müzeye çevrilmiştir. Bu müzedeki duvar panolarında sergilenen
fotoğraflar, 21 Aralık 1963'te başlayan Rum Katliamı sonucu şehit olan
kadın, genç, ihtiyar, masum kardeşlerimizin; evleri ve köyleri yakılıp
yıkılmak suretiyle göç etmeye zorlanan soydaşlarımızın öyküsünü
yansıtmaktadır.
HAYDAR PAŞA CAMİSİ
XIV.
yüzyılda Lüzinyan'lar tarafından gotik tarzda yapılmış olan bir
kilisedir. Kiliseye dıştan bakıldığı zaman mimarinin en göze çarpan yanı
duvarın içine çekilmiş olan ve yukarı doğru daralan ayaklardır. Bu
ayakların arasına dar ve uzun pencereler yerleştirilmiştir. Kilisenin üç
girişi bulunmaktadır. Güney kapısının ince bir taş işçiliği vardır.
Kapı sövesinin (kasasının) üstünde üç tane Lüzinyan armasının kabartması
vardır. Batı kapısı bu kapıdan biraz daha büyük olup, mimarisi aynıdır.
Kuzey girişi öteki girişlerden daha sadedir. Batı ve Kuzey kapılarında
ejderha kabartmaları vardır. Kıbrıs 1571 yılında Osmanlıların eline
geçtikten sonra yapıya, minare ve minber (mimber) eklenerek camiye
çevrildi ve yapının adı Haydar Paşa Camisi olarak değiştirildi.
Lefkoşa'da St. Sophia Katedrali'nden sonra (Selimiye Camisi), sanat
açısından tarihi değere haiz ikinci bir yapıt olarak St. Catherina
Kilisesi (Haydar Paşa Camii) gösterilmektedir.
SELİMİYE CAMİSİ
1209-1326
yılları arasından Lüzinyan döneminde inşa edilmiştir. İlk olarak St.
Sophia Katedrali olarak kullanılan yapı Osmanlıların adayı ele
geçirmesinden sonra camiye çevrilerek cami olarak kullanılmaya
başlanmıştır. Selimiye Camii Kıbrıs'taki en güzel tarihi yapılardan biri
olarak görülmeye değerdir.
BÜYÜK HAN
1572
yılında Kıbrıs'ın ilk Osmanlı Valisi olan Muzaffer Paşa tarafından inşa
ettirilen iki katlı bir moteldir. Birbirine benzeyen 68 dikdörtgen
şeklinde odadan oluşmuştur. Ortasında küçük bir cami vardır. Bu yapı
Anadolu'da bulunan Osmanlı devri çarşı içi iş merkezleri yapısındadır.
BÜYÜK HAMAM
Büyük
Hamam olarak bilinen Türk Hamamı Latin'lerin St. George Kilisesinin
harabeleri üzerine inşa edilmiştir. Girişteki yay şeklindeki kapı bu
harabelerden kalmadır. Hamamın iç yapısı klasik Osmanlı mimarisi
özelliğindedir.
GAZİ MAĞUSA
Kentin
çekirdeğini, kıyıdaki lagünün çevresine Mısır Kralı II. Ptolemy
Phiadelphus'un (İÖ 285-247) kurduğu ve karısının adını verdiği Arsinoe
denilen bir yerleşmenin oluşturduğu söylenmektedir. Daha sonra kentleri
648 yılında Arap korsanları tarafından yağmalanınca Arsinoe'ye göç eden
Salamisliler Arapların bulamaması umuduyla buraya Ammakhostos ya da
"kumlara gizli" adını vermişlerdir. Bugünkü Famagusta (Gazimağusa)
sözcüğü de buradan türetilmişti.
Famagusta'nın asıl gelişmesinin
ada 1191 yılında haçlıların eline geçtikten sonra gerçekleştiği
görülmektedir. Bu tarihten sonra kent hacıların Kudüs'e gidip gelirken
mola verdikleri bir durak haline gelmiştir. Hristiyanlığın kutsal
topraklardaki son kalesi Akra da 1187 yılında Eyyubiler tarafından
alınınca, son Hristiyan şövalyeleri, soylular ve tüccarlar Famagusta'ya
göçmüş ve kutsal topraklara dönecekleri günü beklemeye başlamışlardır.
Papalığın Hristiyanların dinsizlerle alış veriş etmesini yasaklamasından
sonra Kıbrıs limanları Suriye limanlarının yerini almış ve Batılı
ülkeler ekonomik çıkarlarını korumak için Famagusta'da ticaret
kolonileri kurmuşlardır. Her ne kadar bu çıkar kavgası sonunda
Cenevizlilerin zaferiyle bitmişse de sonu gelmeyen kanlı mücadele
Famagusta'yı tüketmiş ve nüfusunun büyük bir kısmı kenti terketmişti.
1489 yılında ada Venediklilerin eline geçtiğinde kent yıkıntı halinde
idi.
Venediklilerin gelişiyle kentte yeni bir inşaat hamlesi
başladı. Ancak bu onu güzelleştirmeye değil yaklaşan Osmanlı tehlikesine
karşı savunmaya yönelikti. Deniz tarafındaki tabyalar, Martinengo
tabyası ve Kara Kapısı'nın Ravelin denilen tabyası bu sırada inşa
edilmiştir. Bu ara surların dışına 46 metre genişliğinde bir hendek
açılarak içi su ile doldurulmuştu. Ancak kalın surları ve tabyaları
yeterli olmayacak ve kent 1571 yılında zorlu bir kuşatmadan sonra
Osmanlı ordusuna teslim olacaktı.
Gazimağusa'da görülebilecek
oldukça fazla sayıda turistik ve tarihi yer mevcuttur. Bunlar Lala
Mustafa PaşaCamii, Salamis Harabeleri, Othello Kulesi, Canbulat Müzesi,
Sinan Paşa Camii, Namık Kemal Hapishanesi, çeşitli kilise ve manastırlar
mevcuttur.Gazimağusa'nın önemli turistik yerlerinden bazı seçmeler
şunlardır:
LALA MUSTAFA PAŞA CAMİİ
St.
Nicholas Katedrali Akdeniz dünyasının en güzel Gotik yapılarından biri
olarak bilinmektedir. Lüzinyan'lar döneminde 1298-1312 yılları arasında
yapılmıştır. Önündeki tropik incir (Ficus Sycomorus) ağacının inşaat
başladığı zaman dikildiği ve katedral ile yaşıt olduğunu söyleyenler
vardır. 1571 yılında cami haline getirilene kadar adanın kralları önce
Lefkoşa'daki St. Sophia Katedrali'nde Kıbrıs Kralı olarak, sonra da
kutsal topraklara daha yakın olduğu için Famagusta'da Kudüs Kralı olarak
taç giyerlerdi.
Katedralin en güzel ve en iyi korunmuş olan
Batı cephesinin mimarisi Fransa'nın Reims Katedrali'nin ön yüzünden
etkilenmiştir. Bu cephede ortadaki girişin üzerinde Gotik stilde
işlemeli eşsiz bir pencere yer almıştır. Avlusundaki 16. yüzyıl Venedik
galerisi günümüzde şadırvan olarak kullanılmaktadır. Girişinin iki
yanındaki yuvarlak pencerelerin üzerinde bir Venedik arması
görülmektedir. Oynayan hayvanlar ve çelenklerle süslü kabartmanın
Salamis'teki bir Roma tapınağından geldiği sanılmaktadır. Katedralin
içinde orta nefin yan neflerden tonozla bir tavanı da taşıyan iki sıra
sütunla ayrıldığı göze çarpar. Apsıti Kıbrıs kiliselerinin çoğunda
olduğu gibi Doğu üslubunda, yani üç bölmelidir. Yukarıdaki gülpencereler
veya sivri kemerli ince uzun pencereler çok iyi korunmuş durumdadır.
Batı yönünde ve yanda iki ufak şapel yer almıştır.
OTHELLO KULESİ
Othello
Kulesi olarak bilinen bu kale ilk olarak 14. yüzyılda Lüzinyan'lar
tarafından limanı savunmak amacıyla inşa edilmiştir. Etrafı derin bir
hendekle çevrili idi. Koruduu Deniz Kapısı, Kara Kapısı ile birlikte
surlarla çevrili kentin iki ana girişinden biriydi. 1492'de
Venediklilerin Girne'de yaptıkları gibi bu ortaçağ kalesini de bir topçu
tabyasına dönüştürdükleri görülmektedir. Kalenin girişinin üzerinde
asılı Venediğin amblemi olan Saint Mark'ın kanatlı aslan kabartmasının
altında kaleyi bu hale getiren kaptan Nicolo Foscarini'nin adı
yazılıdır. Leonardo da Vinci'nin 1481 yılında Kıbrıs'ta iken
Venediklilere kentin savunma sistemi hakkında tavsiyelerde bulunduğu
söylenmiştir.
Kale kulelerden ve topçu bataryalarıyla biten
koridorlardan oluşmuştur. Geniş avlusunun bir yanında inşa edilmiş olan
yemekhane ve üstündeki yatakhane Lüzinyanlardan kalmadır. Kalenin
avlusunda duran topların bir kısmı Osmanlı, bir kısmı İspanyol
yapımıdır. Demir gülleler toplara, taş gülleler de mancınıklara aittir.
Kalenin
bugünkü adı, ada bir İngiliz sömürgesi iken kullanılmaya başlanmıştır.
Sheakespeare'in ünlü tragedyasının bir bölümü "Kıbrıs'ta bir liman
kentinde" geçer ve tragedyanın kahramanı Othello bir "Moor (Faslı)"
olarak tanıtılır. Yazarın adanın o dönemde Venedikli valisi olan ve
sadece soyadının anlamı "Moor" olan Christophoro Moro'nun adını duyduğu
ve yanılarak onun bir Faslı olduğunu düşündüğü sanılmaktadır.
Kara
Kapısı bir ravelinle korunmuştu. Burada geçitler ve top yuvalarına ek
olarak bir şapel ve zindan olarak kullanılan yer altı odaları
bulunmaktadır.
Deniz tarafındaki Venedik dönemine ait arsenal
Canbulat Burcu olarak bilinmektedir. Söylentiye göre Osmanlı kuşatması
sırasında Canbulat Bey bu girişteki döner çarka atıyla birlikte
saldırarak işlemez hale getirmiş ve şehit düşmüştür.
SALAMİS
Antik
Salamis kentinin Truva savaşından dönen Teucer tarafından inşa
edildiğine inanılmaktadır. Roma İmparatorluğu döneminde imparatorluğun
doğusundaki en büyük ticaret merkezi olarak Salamis bilinmektedir.
Milattan sonra 4. Yüzyılda bir deprem Salamis'i tamamıyla yıkmıştır.
Bundan sonra İmparator Costantin tarafından yeniden inşa edilmiş ve
Costantia adını almıştır. 648 yılında kent Arap istilacılar tarafından
bir kez daha harap edilmiş ve o tarihten sonra onarım görmemiştir.
Kıbrıs adasının en güzel kumlu plajlarından birinin yanında bulunan
Salamis antik kenti kısmen ormanlık bir alan içerisinde yer almaktadır.
Kıbrıstaki en büyük amfi tiyatro olan kentteki tiyatro, spor alanı,
hamamlar ve pazar alanı ziyaret edilebilir.
GÜZELYURT
Kıbrıs
adasının kuzeybatısında bulunan Güzelyurt turunçgil bahçeleriyle
çevrili adı gibi güzel bir yerleşim birimidir. Çok verimli toprakları
bulunan Güzelyurt'ta portakal, greyfurt, karpuz, kavun ve çeşitli
sebzeler yetiştirilmektedir. Turunçgillerin çoğu ihraç edilmekte, bir
kısmı ise meyve suyu yapılarak içerde tüketilmekte ve gene meyve suyu
olarak ihraç edilmektedir. Lefkoşa'nın 74 km uzağında gene adanın
kuzeybatısında bulunan Lefke'de Güzelyurt gibi turunçgilleriyle tüm
dünyada ünlü bir kentimizdir. Su kaynakları ve toprak sayesinde verimli
bahçelerinde dünyanın en lezzetli turunçgilleri yetiştirilmektedir.
Güzelyurt ve Lefke'de görülebilecek önemli turistik yerlerden bazı
seçmeler şunlardır:
SOLİ
Soli
M.Ö. kurulan 9 Kıbrıs krallığından birisidir. Soli'nin tarihi M.Ö. 700
yıllarına ait ve Asurluların haraç aldıkları kentleri içeren bir listeye
kadar izlenebilmiştir. Bu listede kentin adı Si-il-lu olarak
geçmektedir. Soli'de günümüze kadar kalabilen eserlerin başında bir
harabe şeklinde bulunan Soli Bazilikası ve sonrada restore edilmiş
bulunan Soli Tiyatrosu'dur.
SOLİ BAZİLİKASI
Yüzyılın
ikinci yarısında yapıldığı sanılmaktadır. Kıbrıs'ta inşa edilen ilk
kiliselerden olup kendine özgü yanları vardır. 200 metre uzunluğundaki
bazilika üç kapılı bir giriş ve giriş mekânıyla başlıyordu. Bunu dört
tarafı sütunlarla çevrili ve çeşmesi olan bir avlu izliyordu. Bundan
sonra gelen gene üç kapılı bir giriş ve narteksten sonra asıl kiliseye
giriliyordu. Hristiyanlık geleneğinde Soli Saint Mark'ın Saint Auxibus
tarafından vaftiz edildiği yer olarak kabul edilmiştir.
SOLİ TİYATROSU
Soli
Tiyatrosu ise Roma'lılar döneminde bir zamanlar aynı yerde bulunanYunan
tiyatrosunun yerine yapılmıştır. M.S. 2. yüzyılın sonu ile 3. yüzyılın
başından kalmadır. Seyircilere ayrılan yarım daire şeklindeki oturma
sıralarının olduğu bölüm kısmen tepenin kayasına oyulmuştur. Burası
ortadaki orkestra denilen kısımdan kireç taşı bloklardan yapılmış alçak
bir duvarla ayrılıyordu. Aslında kapasitesi 4000 olan oturma yerleri
günümüzde yarı yüksekliğine kadar restore edilmiştir. Sahne binası iki
katlı olup mermerle kaplı ve heykellerle süslü idi. Günümüzde
görülebilen kısım sahne binasının üzerine inşa edildiği platformdu.
Tiyatronun batısındaki bir tepenin üzerinde İsis ve Afrodit'e adanmış
bir tapınağın izlerine rastlanmıştır.
MAMAS MANASTIRI
Mamas
Manastırı 18. Yüzyılda inşa edilmiş bir manastırdır. Söylentilere göre
St. Mamas vergilerini ödemeyi red etmiş, bunun üzerine yöneticiler
kendisini yakalamak ve cezalandırmak üzere askerlerini gönderdiler.
Fakat başkente giderken Mamas bir kuzunun peşinde bir aslan görmüş,
kuzuyu kollarına alarak aslanın sırtında başkente girmiş. Bunu gören
Bizans yöneticisi çok etkilenmiş ve Mamas'ın vergilerini ve cezasını
bağışlamış. Bundan dolayı St. Mamas vergi ödeyenlerin azizi olarak
bilinmektedir.
Kıbrıs Tatlısı Tarifi – 8 kişilik
Kıbrıs
tatlısı tarifi, şerbetli tatlılar içinde en lezzetli olan tatlılardan.
Üzerine çekilmiş ceviz kullandık biz ama siz isterseniz fındık veya
Antep fıstığı da kullanabilirsiniz.Kıbrıs tatlısı tarifi malzemeleri4
tane yumurta1 su bardağı toz şeker1 su bardağı zeytinyağı1 su bardağı
Hindistan cevizi1 su bardağı mutfak robotundan çekilmiş ceviz1 su
bardağı galeta unu2 paket vanilya1 paket kabartma tozu
Şerbet için malzemeler2 su bardağı toz şeker
2 su bardağı su
Kreması için malzemeler1 kilogram süt
Yarım su bardağı nişasta
Yarım su bardağı toz şeker
1 paket krem şanti
Kıbrıs tatlısı tarifi
Kıbrıs
tatlısı tarifi için öncelikle şerbeti hazırlamak gerekiyor. Su ve
şekeri tencereye koyun ve kaynatıp, kenara soğuması için
kaldırın. Ardından bir kabın içine toz şeker ve yumurtaları alın ve
mikserle 5 dakika boyunca çırpın. Ardından kalan bütün malzemeleri de
ilave edin ve hepsini birlikte çırparak kek hamurunu hazır hale
getirin. Fırını 180 dereceye ayarlayın ve Kıbrıs tatlısı için hazır olan
kek harcını fırına sürün ve üzeri kızarıp içi pişene kadar fırında
tutun. Ardından pişen keki fırından çıkarın ve dilimleyip, üzerine
şerbeti dökün.
Bir tencere içine krema malzemelerini dökün ve ocağa
alıp, karıştırarak pişirin. Pişen kremayı ocaktan alın ve soğumasını
bekleyip, içine krem şantiyi döküp hepsini birlikte iyice çırpın. Hazır
olan kremayı şerbetli kekin üzerine dökün ve yayın. Üzerine çekilmiş
cevizi de serpin ve servis edin.
Afiyet olsun.
Şair Can Akın
Translate
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
Yazar, Şair, Fotoğraf Sanatçısı - Can AKIN - Kitapları
Yazar, Şair, Fotoğraf Sanatçısı - Can AKIN - Kitapları Eğitimci, Yazar, Şair, Ressam Nilüfer Dursun ile Türkçe - İngilizce olarak çıka...
-
Yazar, Şair, Fotoğraf Sanatçısı - Can AKIN - Kitapları Eğitimci, Yazar, Şair, Ressam Nilüfer Dursun ile Türkçe - İngilizce olarak çıka...
-
ŞAİR, YAZAR, CAN AKIN'IN FOTOĞRAF SERGİLERİ 9 - Fotoğraf Sanatçısı Şair Can Akın Lübnan - Beyrut Karma Sergisi Gesam Uluslararası ...